Bahar Bayramı “Hıdırellez”

Yasemin HURŞUTAĞAOĞLU

Karadeniz’e kocaman merhaba. Size bu yazımda, baharın müjdecisi Hıdırellez’den bahsetmek isterim.  Hıdırellez ortak kültürel değer olması yönüyle önemli yere sahip olup; Türklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır törenlerle kutlanmaktadır. Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim, yıl olarak değişiklikler gösterir.  Avcı kültüründen tarım kültürüne geçildiği yıllarda, tarımda bolluk ve bereket için çeşitli törenler yapılmaya başlanmıştı. Takvimin olmadığı dönemlerde insanlar hayatlarını temel uğraş konularına göre düzenlerdi. Bunlar: Ekin ekme, bağ bozumu, hasat, baharın gelmesi, tabiatın canlanması gibi olaylardı. Bundan dolayı Hıdırellez’in tarihi kışın bitişi, yazın gelişi, yıl başı olarak kabul edilir.  Eski inanışlara göre büyüklerimiz Hıdırellez’in toprakta bolluk ve berekete kavuşmanın habercisi olduğunu söylerdi. Aynı zamanda Türk kültürü içinde canlılığını koruyan geleneklerinden biri ve bahar bayramı niteliğinde adlandırılan mevsimlik bayramımızdır. Hızır ve İlyas peygamberin yılda bir kez bir araya geldiği gündür. İnsanlara sağlık, şifa, huzur, mutluluk, uğur getirdiği inanılır. Tabiattaki diriliş ve canlılığın insana yansıma şekli Hıdırellez’in habercisidir.  Asırlardır süregelen inanışa göre Hıdırellez ile ilgili bir efsane vardır. Hıdırellez günü beyaz bir kâğıda dilekler yazılır ve çizilir. Sonrasında bu kâğıt kırmızı bir iple gül ağacına bağlanır, bazıları gül ağacının altına da gömer (Bu adımda herkes inandığı ve içinden geldiği şekilde hareket eder). Ertesi gün ise dilekler alınıp denize veya herhangi akan bir suya atılır. Ben inanarak yaptığım her sene dileklerimin kabul olduğunu gördüm. Hıdırellez günü içimi bahar sevinci kaplar ve o heyecanı her sene büyük bir mutlulukla yaşatırım.